En zengin yüzde 5 ile en yoksul yüzde 5 arasýnda 24 kat fark var_ Hanehalký büyüdükçe ve eðitim durumu ne kadar düþükse yoksulluk riski artýyor_ En zengin yüzde 20, toplam eðitim harcamasýnýn yüzde 57'sini, en yoksul yüzde 20 ise yalnýzca yüzde 3'ünü yapýyor
Kalýplaþmýþ deðer yargýlarýmýzdan biri de gelir daðýlýmýyla ilgili. Her geçen gün zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduðu dile getirilir örneðin. Gelir daðýlýmýnýn giderek bozulduðundan dem vurulur. Acaba gerçek öyle mi? Bunu anlayabilmek için bizim bir çalýþma yapma þansýmýz yok tabii ki, eldeki verileri kullanmak durumundayýz. Veriler de, Türkiye istatistik Kurumu'nca yapýlan çalýþmalara dayanýyor.
TüiK'in 2005 yýlýndaki durumu gösteren "hanehalký tüketim harcamalarý anketi" ve 2004 verilerini gösteren "gelir daðýlýmý ve yaþam koþullarý istatistikleri" ile "yoksulluk analizleri"ni dayanak alacaðýz.
Harcamalar nereye yapýlýyor?
2005 verilerine göre haneler harcamalarýnýn yaklaþýk yüzde 26'sýný konut ve kira, yüzde 25'ini de gýda ve alkolsüz içecekler için yapýlýyor, ulaþtýrmaya da yüzde 13'e yakýn pay ayrýlýyor. Diðer harcamalarýn toplamdan aldýðý pay ise yüzde 36.
Konut ve kira için yapýlan harcama, yüzde 20'lik gelir gruplarýna göre çok büyük farklýlýk göstermiyor; bu grup için yapýlan harcama toplamda yüzde 23 ile yüzde 29 arasýnda pay alýyor. Ancak diðer harcama kalemlerinde paylar önemli deðiþiklikler gösteriyor.
Gelirden en az pay alan yüzde 20, gelirinin yüzde 38'ini gýda ve alkolsüz içeceklere ayýrýrken, son yüzde 20'de bu oran yüzde 18'e düþüyor. Ulaþtýrmaya ilk yüzde 20, yüzde 5 pay ayýrabiliyor, son yüzde 20'nin ayýrdýðý pay ise yüzde 18'i buluyor.
Eðitim için ayrýlan paylarda da büyük fark var. ilk grup, harcamasýnýn yüzde 0.7'sini, son grup ise yüzde 2.9'unu eðitim için yapýyor.
Ancak, eðitim için yapýlan harcamayý baþka türlü kýyaslamakta yarar var. Acaba toplam eðitim harcamasýnda gruplarýn payý ne kadar? ilk yüzde 20'lik grup, toplam eðitim harcamasýndan yalnýzca yüzde 3 pay alýyor, oysa son yüzde 20'lik grubun payý yüzde 57'yi aþýyor.
Bir baþka ifadeyle, gelire göre sýralanmýþ hanelerin ilk yüzde 80'i, toplam eðitim harcamasýnýn yüzde 43'ünü yapabiliyor, son yüzde 20 ise yüzde 57'sini.
Baþka bir grup oluþturarak çarpýklýðý ortaya koyalým. Hanelerin ilk yüzde 60'ý, eðitim harcamalarýndan ancak yüzde 20 pay alýyor; son yüzde 40'ýn payý ise yüzde 80'i buluyor.
Cem Yýlmaz'ýn "eðitim þart" dediði tablo da buna iþaret ediyor olmalý_
Bu arada, TüiK'in tüketim harcamalarý istatistiklerinde bir süre sonra yüzde 10 ve yüzde 5'lik gruplarý da açýklayacaðýný belirtelim.
Eðitimsizlik = Yoksulluk
TüiK verileri, yoksullarýn eðitime daha az kaynak ayýrabildiðini açýkça ortaya koyuyor. Bir baþka veri serisi de eðitim düzeyi düþtükçe yoksulluðun arttýðýný. Yani tam bir kýsýr döngü söz konusu.
TüiK'in yoksulluk analizleri baþlýklý 2004 yýlýndaki durumu gösteren çalýþmasýna göre Türkiye'de fertlerin yüzde 25.6'sý (yaklaþýk 18 milyon kiþi) yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþýyor. Peki yoksulluk eðitim durumuna göre nasýl bir daðýlým gösteriyor?
Okuryazar olmayanlarýn yüzde 45.11'i yoksul. ilköðretim mezunlarýnda oran yüzde 25.49'a, lise ve dengi okul mezunlarýnda yüzde 8.28'e iniyor. Yüksekokul, fakülte ve daha yüksek eðitimlilerin ise yalnýzca yüzde 1.33'ü yoksul durumda bulunuyor.
Yoksulluk, hanehalký büyüdükçe de artýyor. üç ya da dört kiþiden oluþan hanelerde fertlerin yüzde 13.84'ü yoksul. Fert sayýsý yedi ve daha fazla olan hanelerdeki yoksulluk oraný ise yüzde 51.97'e ulaþýyor.
Eðitimsizlik yoksulluðu, yoksulluk eðitimsizliði körüklüyor. Bu iki olgu, giderek pekiþiyor ve zinciri kýrmak giderek zorlaþýyor.
Gelir daðýlýmý düzeliyor mu?
Hanelerin yüzde 5'lik gruplara göre gelirleri ve toplamdan aldýklarý pay, gelir daðýlýmýnda bir düzelmeye iþaret ediyor. TüiK'in çalýþmasý 1994, 2002, 2003 ve 2004 yýllarýna iliþkin. Bu çalýþma 1994-2002 arasýnda yapýlmadý, 2005'in sonuçlarý ise henüz açýklanmadý.
1994 ve 2004 yýllarýna iliþkin veriler karþýlaþtýrýldýðýnda, gelirden en az pay alan yüzde 5'lik grupla en yüksek pay alan yüzde 5'lik grup arasýndaki makasýn biraz daraldýðý gözleniyor. 1994 yýlýnda ilk yüzde 5'in yýllýk geliri 23 milyon, son yüzde 5'in yýllýk geliri ise 1 milyar 2 milyon liraydý. Bir baþka ifadeyle iki grup arasýnda 43 kat fark vardý.
Gelirden en az pay alan yüzde 5 ile en fazla pay alan yüzde 5 arasýndaki fark 2002 yýlýnda 34 kata, 2003 yýlýnda 26 kata, 2004 yýlýnda ise 24 kata geriledi.
Ancak, en zenginle en yoksul arasýndaki gelir farkýndaki daralmaya raðmen, en yoksul kesimin toplam gelirden alabildiði pay halen çok düþük. En yoksul yüzde 5'lik kesimin toplam gelirden aldýðý pay 1994 ve 2002 yýllarýnda yüzde 0.7 düzeyindeydi. 2003 yýlýnda yüzde 0.9'a çýkan pay, 2004'te yeniden geriledi ve yüzde 0.8 oldu.
En zengin yüzde 5'lik kesimin payý ise düzenli bir gerileme gösterdi. Bu kesimin toplam gelirin 1994 yýlýnda üçte bire yakýnýný, yüzde 30.3'ünü alýyordu. Pay, 2002 yýlýnda yüzde 24.1'e, 2003 yýlýnda yüzde 22.8'e, 2004 yýlýnda ise yüzde 20.9'a geriledi.
Ýstatistikler, gelir daðýlýmýnda bir iyileþmeye iþaret ediyor. Ancak bu durum gözlenen tabloyla biraz çeliþmiyor mu? Geniþ halk kitlelerinin "enflasyondaki gerilemeyi yaþayamýyoruz" serzeniþlerinde olduðu gibi_ Ya da iþsiz birinin "ne büyümesi" demesi gibi_ En zenginle en yoksul arasýndaki makas kapanýyor, en zenginin toplam gelirden aldýðý pay azalýyor. Rakamlar böyle söylüyor, ama giderek daha kolay gözlenebilen bir sokak tablosu var; gerçekler rakamlarla pek örtüþmüyor. Yoksa kayýt dýþý dediðimiz olgu öylesine büyüdü ki, istatistiklerin gerçeði gösterme oraný da giderek düþüyor mu?
|